17 Ağustos 2010 Salı

Yarım kalan Big Mac

Bazı anlar vardır insanın hayatında, öle birşey olur ki, bugune kadar rutin hayata bağlamış şeyler bir anda kaybolur ve dünya karşısında küçüldükçe küçülür. Acı olan durum ise bu olayın, en sevilen şeylerden biriyle, Big Mac ile olması.

İnsan tatil dönüşü yorgun olur, hele uzun süreli araba yolculuğu ile, amma velakin yemek yemeye her zaman fırsat vardır. Yolculuk üstü akşam 11 de yatmadan önce yenilen 2 karışık tost, yanında üzeri zeytinyağı ve kekike ile donatılmış beyaz peynir, domates, zeytin 3'lüsüyle ne kadar güzel gittiğini bilmeyen, denemeyen yoktur. Tv'de de salak sepet programlar olup, anlamsız bakışlarla biter o tostlar. Tost makinasının o kokusu ise arkadan sinsi bir şekilde gelir, insanı dürter, "hadi ulan bi tane daha" diye. Bir çok genç bünye bu dürtmeye kayıtsız kalamaz, kalanlarında temel yemek 101 dersini bir kez daha alması, onlar için daha hayırlı olucaktır. Ama konumuz tost değil, Big Mac...hatta özür dilerim mcdonalds, beni arana nasıl kabul ediceksin bir daha?

Amaç burda McDonalds'ı övmek değil. Gereken övgüyü Ronald McDonald'ta her gün görüyor, yaşıyor biliyor. 1200 kalorilik dev Big Mac menu(jumbo boy, burgerde birde barbekü sosu), insanın gözünde büyük durur ama tabakta yakın bir dost, bir sevgili, çılgın bir aşıktır. Patatesi ön sevişme gibidir, arada gelen kola lezzeti alınan hazzı 10 belkide 20'ye katlar. Öne açılan honey-mustard, barbekü, acı sos insanı doruğa çıkartıp sonra uzun bir süre indirmez. Ustalar, bu zevkin kaybolmasını o kadar istemezlerki, akabinde söylenen tek Double Cheeseburger, kasa başında duran satıcıdan bile onay alır. Şapkalar öne düşer, saygı dolu bakışlarla bahçeye çıkartır adamı McDonalds'tan.

Hikayenin ana kahramanı, tatilinin dönüşünde planlı olarak söylediği Big Mac menüsüne başladı. Tost yerine tercih edilen Big Mac tercihi yadırganabilir fakat yokluk böyle birşey. Garip bir şekilde, patatesle yapılan ön sevişmenin ardından geçilen Big Mac'te garip bir tıkanıklık vardı. Sanki burger ağzından yemek borusuna girmek istemiyordu. Konunun üzerine gitmektense savaşmayı garip bir şekilde bıraktı. Bu büyük bir saygısızlık ve ayıptı. Doktor kontrolleri ne kadar durumu açıklasada, yapılmıyacak birşeydi. 2 günde verilen 3 kilo ve ağza sürülemeyen yemekler McDonalds tanrılarının cezası gibiydi. Suçlular her zaman suçludur, kimseyi beleşe affedemessin. Acaba McDonalds ne zaman affedicek kahramanımızı. Bunu belki hiç bir zaman öğrenemiycez ama, düzenli olarak verilen kilo ile, hastalıkla verilen kiloların büyük farkı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bir tarafta önünden gururla geçen bir kahraman, elinin tersiyle Ronald amcayı iten ve ona gerçek hükümdarın kendisi olduğunu gösteren, öbüründe ise utancından Ronald amcanın yüzüne bile bakamayan.

Sanırım herkesin olmak istediği kahraman belli.

10 Ağustos 2010 Salı

Geri Sayım Başladı...İlk Hafta Sonucu -3 Kilo

Evet. Şu yazıya başlarken geçen haftaya göre daha hafifim. Deniz ve hava sıcaklığının eşit olduğu çok sıcak günlerde ciddi bir emek sarf etmekteyim diyete bağlı kalabilmek için!! Başlıkta da belirttiğim gibi ilk hafta sonunda 3 kilo vermeyi başardım. Başlangıç için kesinlikle çok iyi. Zaten Dr.Ünsal Bayraktar la konuştuğumuz gibi, acelemiz yok veya kimseyle bir şey yarıştırmıyoruz haftalık verilen miktar olarak. Amaç totalde güzel rakamlara ulaşmak.

Bir gazdır başladık ve devam ediyoruz. Ediyoruz diyorum, ilk hafta yaşadığım yeşil dünyanın sınırlarını marul vb. şeyleri yiyerek sonuna kadar keşfettiğim zor zamanlarda, benimle yemek masasını paylaşan arkadaşlarıma sesleniyorum buradan. O muhabbetler olmasa, o tatsız tuzsuz yağsız salata dağlarını yiyip bitirmek mümkün olmazdı. Gazlı içecek sıkıntısı malesef devam ediyor.


Maden suyu içerek bu durumu telafi etmeye çalışıyorum ama pek tatmin edici değil. Maden suyu deyip geçmeyin. Kolanın replacementi olarak kullanmaktayım şu sıralar. Hani şimdi diceksiniz ki buzz gibi bi kutu cola nın kapağını açtıktan sonraki ilk yudumunda boğazınızı yaktığında uyandırdığı mutluluğu maden suyunda bulabiliyor musun? Tabii ki hayır ama hayal ediyorum. Hahaha :) Maden suyu ve hayal etmek derken, motivasyonu arttırır diye şu yandaki resmi hatırlıyorum. İyi bişi ki, şu güzelim kız da onun için içiyor demek ki!! Evet pek de güzel. Ne maden suyu mu, hadi canım ya :D

Öğleden sonra ve akşam günde 2 tane içince çiçek gibi oluyorum. Hem de 0 kalori! İlk hafta üzerine çok sölenecek birşey yok. Yemediğimiz ortada. Neyseki 2. hafta yemek programında dişe dokunur şeyler mevcut. Bu 2. haftadan daha umutluyum. Açlık olayını hissetmiyorum pek. Mide küçüldü gibi. Bol bol su içiyorum, 3-4 litreyi rahat buluyorum. Yukarıdaki resim fazla söze gerek bırakmadığı için bu yazıyı tamamlıyorum. Arkadaş maden suyu bu kadar mı güzel içilir ya :)

Aç Adamın Notu: 2 kelime de olsa destekler çok önemli. Yürürken fast food zincirlerinin kapısına doğru yöneldiğimde aklıma gelen ilk şey destekler. Hadi bakalım iyi başladık, gerisi gelecek!!

1 Ağustos 2010 Pazar

Ve Yeniden Başlıyorum

Ve  yeniden başlıyorum.. Uzman doktor kontrolünde uzun bir maratona başlıyorum yarın itibariyle. Yakın çevremdekilerin sağladığı motivasyon sayesinde yemekten arta kalan zamanlarda üzerinde düşündüğüm fast food dan uzak, sağlıklı yaşam parolası doğrultusunda yeni bir döneme adım atmak üzereyim. Her işte olduğu gibi bu konuda yapacam diyip yarı yolda kalmak çok kolay. Hele evinize MC 15 dakikada geliyorsa daha da zor. Dediğim gibi yakın çevrem çok belirleyici oldu bu kararımda. Bu çekirdek ekibin desteği sayesinde psikolojik olarak bu işe kendimi hazır hissediyorum.

Gelelim kritik sorulara. İyi güzel diyete başlıyorsun da, peki hangi rakamdan başlıyorsun bu işe akla gelen ilk soru. Özel hayata saygı çerçevesinde bu bilgiyi en son açıklıcam gibime geliyo. Zaten her hafta sonunda verdiğim kilolar sene sonunda toplanınca ortaya çıkacak total rakam durumun ciddiyetini gözler önüne serecektir.

Bir diğer kritik soru da e peki nası bir süreç olacak? Hiç kola içmeyen, fast food un f sini daha sevmeyen ve sporun her dalıyla ilgilenen biri olarak bu işin pek de zor olacağını düşünmüyorum.

Şu kola olayını aşmam lazım. Cidden bir mutluluk kaynağı. Kola elimdeyken kendimi Messi gibi hissediyorum. Ne alaka? Bilemedix. İlk dönemlerde maden suyu ciddi bir alternatif olabilir, rüzgar enerjisi gibi.

Bakaım ne gibi zor zamanlar olacak, hep beraber buradan okuyucaz, okumakla kalmıcaz destek olucaz. Destek çok önemli. Nasıl destek? Her türlü destek.

Gergin Bekleyiş

Bu sefer işi kökten çözmek için yola çıkıyorum. An itibariyle gergin bir bekleyiş var. Acaba ne olacak, ilk hafta nasıl geçecek cevabı olmayan sorulardan sadece birkaçı.

Anlaşılan herkesin desteğine ihtiyacım var bu maratonda.Cidden maraton. Başlaması kolay da, bitirmesi zor!

Görcez bakalım.

GO GO GO!!!

6 Eylül 2009 Pazar

Gergin Bekleyiş

Bu sefer işi kökten çözmek için yola çıkıyorum. An itibariyle gergin bir bekleyiş var. Acaba ne olacak, ilk hafta nasıl geçecek cevabı olmayan sorulardan sadece birkaçı.

Anlaşılan herkesin desteğine ihtiyacım var bu maratonda.Cidden maraton. Başlaması kolay da, bitirmesi zor!

Görcez bakalım.

GO GO GO!!!